Milan gezisi

Milan, İtalya'nın en endüstriyel bölgelerinden birisinde yer almakta ve kültür turizmi için önde gelen bir yer değil. Daha çok etkinlikler üzerinden hareketlenen bir yer. Örneğin şehir sessiz ve sakinken bir gün tüm trafik siyah renkli mercedes vitolar ile kilitlenmişti. Sonradan o gün bir moda etkinliği olduğunu öğrendik. Airbnb ev sahiplerimizden de muhabbet arasında birden fazla kez hangi etkinlik için geldiğimiz sorusunu aldık. Bu bölgenin Avrupa kıtasında hava kalitesi en kötü bölgelerden biri olması, endüstriyel ölçeği için fikir veriyor. Ayrıca yazılım sektöründe de kıtada önemli bir yeri var. Örneğin Evernote ve Wetransfer gibi ürünlerin sahibi olan Bending Spoons şirketinin merkezi burada. Böylesine endüstriyel bir bölge olmasına rağmen turistik hedefleri sebebi ile yerel halkı şehir dışına itilmiş. Örneğin bizim ziyaretlerimizden bir tanesi şehrin geleneksel festival zamanına denk gelmiş ancak biz bununla ilgili ne bir reklam gördük, ne internette özellikle aramamıza rağmen bir takvim bulabildik ne de o gün dışarıda olmamıza rağmen bir etkinlik ile karşılaşabildik. Çok küçük çapta bazı şeyler yapılmış ve akşamında bazı sokaklarda kutlamalardan artakalan konfetiler dışında hiç bir şey göremedik.

Tabi görülmeye değer bir çok yer mevcut. Bence bunların başında olan ancak pek bilinmediğini farkettiğim şehrin anıtsal mezarlığı. Bu olduğunda gezi listelerinde alt sıralarda olan ancak çoğu zaman hiç olmayan ancak şehirdeki en güzel yer olabilir. Mezarlık adeta devasa büyüklükte bir heykel müzesi. Alanın bir bölümü Yahudi mezarlığı olarak kullanılmış, bir bölümü de krematoryum ve mozole, kalan kısmında ise hemen her mezarlığın üzerinde, altında yatan insanla ilgili hikayeler anlatan heykeller var. Burası gerçekten bütün bir gün boyunca tek tek tüm mezarların önünde durum heykelin ne anlattığını düşüneceğiniz olağan üstü bir ortam. Buraya toplu taşıma ile gelmek için biraz yürümeyi göze almanız gerekiyor ancak değer. Piazza Gau Aulenti'yi gezip Bosca Verticale'yi gördükten sonra yürüyerek buraya gelmek güzel bir rota olabilir.

Anıt Mezarlıktaki Heykeller

Anıtsal Mezarlıktaki Mozole

Pinacoteca di brera şehirdeki en önemli müze. Bence dünyadaki en önemlilerden de biridir. Bu müzeye girdikten sonra günün devamındaki planlarımızı iptal edip günü burada tamamladık. Burada önemli sanat akımlarının, farklı dönemlerin önemli temsilcilerinin yaptığı resimler var. Benim en çok etkilendiğim eser, Fatih Sultan Mehmetin'de portresinin ressamı olan Gentile Bellini'nin "Aziz Mark İskenderiye'de Vaaz Veriyor" adlı eseri eseri. Ressamın Türkiye'ye yaptığı ziyaretten etkilendiği ve gördüğü şeyleri aynı zamanda anakronik olarak bu ölçekte bir araya getirmesi çok etkileyici. Resimin açıklaması ise Orhan Pamuk tarafından yazılmış.

Gentile Bellini'nin Aziz Mark İskenderiye'de Vaaz Veriyor adlı eseri

Şehirde oldukça kapsamlı bir doğa tarihi müzesi bulunmakta. Müzede canlılaron yanında mineraller ile ilgili kapsamlı bir sergi var. Burada farklı dönemlerden fosiller, modeller ve bir bölümde de dioramalar var. Özellikle Türkiye'de hominidlerle ilgili sergilerin ortadan kalkması sebebi ile buradaki detaylı fosiller ve açıklamalar çok değerli. Dioramalar ile küçük küçük ve çok sayıdalar.

Doğa Tarihi Müzesi'ndeki bazı fosiller

Doğa Tarihi Müzesi'ndeki bir diorama


Sforzesco Kalesi etrafını çevreleyen hendeği ile birlikte yeni gibi duran bir kale. Kalenin tarihi ile ilgili bir araştırma yapmadım ancak senkendazlarının dekoratif olması ve bazı cephelerinde yere yakın pencereler olması sebebi ile kuşatılmaya karşı olmaktan ziyade biraz gösterişli olması için tasarlanmış gibi hissettirdi. Burada bazen halka açık etkinlikler oluyor o yüzden tatil süreniz boyunca bir etkinlik var mı diye kontrol edip, buraya olan ziyaretinizi etkinlik olan güne almak iyi olabilir. Ben burada şans eseri bir konser yakalamıştım.

Sforzesco kalesinin iç avlusu.

Şehirle ilgili her turistik listenin başını çeken gotik mimarinin önemli örneklerinden olan Duomo katedrali çok ihtişamlı bir yapı. Ziyaret etmek için müze girişi olan olmayanlar ve katedralin tepesine çıkma açısından farklı seçenekler var. Biz müze girişi olan ve katedralin tepesine merdivenle çıkmayı dahil eden biletlerle girdik. 250 basamak ile çıkılan çatısı en az katedralin içi kadar etkileyici. Buradan baktığınızda normalde göz önünde olmayan yerlerin bile ne kadar detayla işlendiğini görüyorsunuz. 

Duomo'nun çatısı

Duomonun beraber biletlediği ve yan tarafında yer alan müzede gerek katolik semboller gerek katedral ile ilgili geniş bir sergi var. Burada ölçekli bir Duomo Katedrali minyatürü de var ve bu minyatür model, katedrali ziyaretiniz sırasında göremeyeceğiniz bir açı ile yapıyı incelemenize izin veriyor. Yine katedralde kullanılmış ve değiştirilmiş olan vitray camlar veya heykeller de burada. Çatıya çıkmak belki opsiyonel olabilir ancak bu müze kesinlikle katedralin kendisi kadar önemli ve ziyaret edilmeli.

Katedralin Ahşap Minyatürü

Galleria Vittorio Emanuele II, Duomo'nun hemen yanında olan bir çarşı. Burada ikinci sınıf dondurmacılar ve lüks markaların mağazaları var. Mimari olarak taktir etmek için oldukça güzel bir yapı. Alışveriş için ise kesinlikle kötü. Bu aşamada Türk usulü dondurmadan bir hayli farklı olan italyan usulü dondurma yemek için küçük bir ipucu vereyim. Kaliteli bir dondurma yemek için şehir merkezine uzak mahallelerde, dondurmacı olduğunu 2 km uzaktan anlayamadığınız, herhangi bir albenisi olmayan dondurmacıları tercih edin. Bu dondurmacılar, italyan dondurmasının raf ömrü kısa olduğu için kışın kapalı olurlar. Turistik yerlerde dondurma satan dondurmacılardan özellikle uzak durum. Bu çarşının ortasında yerde bir boğa figürü var ve gittiğinizde insanların bir topuklarını boğanın testisine koyup etraflarında dönerek videolar çektirdiğini göreceksiniz. Bu tip şeyler benim hoşuma gitmesede insanların bu hareketi uzun zamandır yapmasından dolayı testislerin olduğu bölümde mermez zeminin oyulması çok uzun zamandır bunun bir gelenek olduğuna işaret ediyor.

Galleria Vittorio Emanuele II


Museo del Novecento, şehirdeki bir çağdaş sanat müzesi. Buraya bedava olduğu bir gün gittiğim için oldukça memnunum çünkü her ne kadar Picasso gibi isimlerin eserleri olsa da seçkisi çok dardı. 

Museo del Novecento'daki bir eser


Şehirde 100 yıldan daha eski bir Çin mahallesi var. Burada çok sayıda sokak lezzetleri temalı lokanta ve hediyelik eşya satıcısı bulabilirsiniz. Hediyelik eşya dükkanları çok güzel ancak yemek konusunda ana caddede iki tur attıktan sonra mahallenin çıkışındaki dönerciye gitmemiz gerekti. Çin yemekleri ile aramız fena değildir ancak burada hijyen ile ilgili kafamızda şüphe oluştu ve içimize sinen bir yer bulamadık.

Yemek konusundan devam edecek olursak, Milan'da bizim pişi dediğimiz şeyin içine pizza malzemesi koyarak yapılan panzerotti adlı bir sokak lezzeti var. Bunun için en çok tavsiye edilen yer Panzerotti Luini. Bu ara öğünlerde ayak üstü atıştırmalık olarak olağan üstü lezzetli bir şey ve biz çok sevdik. 

Panzerotti Luini

Şehirde çok fazla pizzacı var, ben google maps yorumlarına bakarak bir kaç tanesini denedim ve kötü pizzacıya denk gelmedim. Ancak bunlardan bir tanesi diğerlerinden ayrılıyor. "Piz" Şehrin merkezine yakın bir pizzacı ve menüsünde sadece 3 çeşit pizza var ve hiçbirinde malzeme çeşiti fazla değil. Her malzemenin ayrı ayrı tadını alabildiğiniz, malzeme çeşiti az ancak kalitesi yüksek ürünler çıkartıyorlar. Biz bir tane klasik domates, peynir ve fesleğenli pizza aldık. Bu malzemeler İtalya bayrağının rengi olduğu için üç renk pizza diye hemen her pizzacının menüsünde karşılaşabileceğiniz bir tür. Bir de peynirli ve frenk soğanlı bir pizza aldık ve buna gerçekten bayıldık. Bu ve Duomo'ya yakın pek çok yerde menüdeki ücretlere ek olarak bir de servis ücreti ödendiğini hatırlamakta fayda var. 

Piz'in menüsündeki 3 pizzadan iki tanesi

Harika uygulamasına "Osteria" yazıp pek çok yerel lkoantaya gidebilirsiniz ve yüksek puanlılardan seçim yaptığınızda kötü olan bir lokantaya gitme şansınız yok gibi görünüyor. Bizim favorimiz Osteria da Fortunata oldu. Bunun iki şu besi var ve biz Moskova caddesindeki şubesine gittik. Mutfağının bir bölümü, lokantanın vitrini gibi tasarlanmış ve dışarıdan çalışanları görebiliyorsunuz. Buraya farklı zamanlarda iki kez gittim ve çok sayıda makarnasını tattım ve genel olarak iyiler. Ancak aynı lokantaya tekrar gitmemdeki sebep makarnası değil tatlıları oldu. Hayatımda yediğim en iyi tiramusuyu ve en iyi çizkeklerden birini burada yedim. Ayrıca yemeğin üzerinde sipariş verebileceğiniz misket üzümlerinden yapılan bir fortifiye şarapta çok lezzetliydi.

Osteria da Fortunata'daki iki farklı makarna

Çizkek ve sarı moscato

Şehirde içinden su kanalları geçen Navigli diye bir mahalle var. Burası güzel atmosferi ve kalitesiz lokantaları ile tam bir turist mahallesi. Buraya bir şeyler yemek için gelmenizi tavsiye etmem ancak bir şeyler içmek için ideal olabilir. Biz en yüksek puan alan yerlerden biri olan Alice in Wonderland temalı bir mekana gittik ve ilk defa yediğimiz şeylerden memnun kalmadık. Özellikle turistleri hedef alan bir merkanın kaliteli hizmet vermesini beklemek hata olur zaten ancak düşük beklenti ile gidip keyif alınabilir.